Duruşmada Neler Anlattılar? Deniz Akkaya ve 16 Yaşındaki Kızı Mahkemede Karşı Karşıya Geldi!

Deniz Akkaya, 16 yaşındaki kızı A.Ö.’nün elinden telefonunu aldıktan sonra kendisine şiddet uyguladığını ve balkona kilitlediğini öne sürüp çocuğunu Çocuk Esirgeme Kurumu’na bırakarak tartışma yaratmıştı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bu yaşananların akabinde Deniz Akkaya hakkında tehdit ve hakaret hatalarından soruşturma başlatmıştı. Konutu terk etmeme cezası verilen eski model yaklaşık bir aydır mesken mahpusunda bulunuyordu.

Oda Tv’nin özel haberine nazaran; Deniz Akkaya ve 16 yaşındaki kızının davasında 3. celse görüldü. İstanbul 1. Çocuk Mahkemesi’ne görülen davada anne ve kızın yanında avukatları da yer aldı.

Duruşma anında savunmasını tekrar eden A.Ö. annesi Deniz Akkaya’yla hengame ettiği günü kendi ağzından anlattı. Arbedenin yaşandığı gün nakit parası olmadığı için annesiyle okulda ve konutta hengame ettiğini belirtti.

Eve geldikten sonra çamaşır makinesini boşalttığı anlarda annesinin telefonunu aldığını belirtip, babasıyla olan mesajlaşmalarını okuduktan sonra kendisine seslendiğini söyledi. O esnada telefonun kapandığını ve şifre isteyen annesine şifreyi vermediği için şiddete maruz kaldığını öne sürerek şu tabirleri kullandı:

“Annem üzerime yürüdü. Beni bir koltuğun üzerine itip sanırım birkaç sefer tokat atmıştı. Ben de bunun üzerine telefonum elinde olduğu için koluna yapıştım. Elinde kendi telefonu ve benim telefonum ile balkona çıktı. Bende gerisinden balkona çıktım. İkimizde çıktıktan sonra kapıyı kapattım. Lakin kilitlemedim.”

‘Annem bunun üzerine bana ‘telefonunu aşağı atarım’ demeye başladı. Ben de bunun üzerine ‘babamla konuşmak istiyorum telefonumu istiyorum’ dedim. Babamla konuşmak için olduğunu birkaç sefer belirttim. Annem bunun üzerine daha yüksek bir tonla konuşmaya başladı. Başımı balkonun cam kapısına üç dört defa vurdu.”

Komşuların yükselen seslerini duymasıyla bina etrafında toplanmaya başladıkları anlarda polisin geldiğini belirten A.Ö. kelamlarına şöyle devam etti: “Annem karakola gitmek istediğini, benden şikayetçi olduğunu söyledi. Polislerin önündeki diyaloğu hatırlamıyorum lakin annem bu diyalogdan sonra bir sefer polislerin önünde koluma vurdu. Bu darp raporunda çıktı. Bu basamaktan sonra da polisler ile karakola gittik. Bu süreçte benim çocuk bakım kurumuna götürülme kararım alındı.”

‘Annem polisler geldiğinde ‘şikayetçiyim, beni içeriye sokmuyor’ formunda cümleler söyledi lakin içeriğini tam olarak hatırlamıyorum. Hiçbir anahtar konusu geçmemiştir kapıyı kilitleme kelam konusu değildir.”

Tanıklardan kimilerinin palavra beyandan bulunduğunu belirtip “Bir tanesi benim içeriye girip çıktığımı belirtmiş öbür şahitler söylememiş. Bu kısım mesela palavradır. Benim durmadan ‘açmayacağım’ sözünü söylediğim konuları palavradır. Ben açmayacağım sözünü kullandığımı hatırlamıyorum. Şahitlerin buna yönelik bütün beyanları palavradır. Hatırladığını belirttiği birtakım şahitlerin beyanında benim içeri girip çıktığım söylense de hatırladığı halde palavra olan kısımlar vardır” dedi.

Kızından sonra kelam sırası verilen Deniz Akkaya “Hassas olduğum öz bakım mevzusudur. Tartışmanın sebebi budur. Çantayı fırlatarak artık banyoya gir dedim. Çanta fırlatma olayı budur. Ben hayatım boyunca bir sefer bile kızımın telefonunu karıştırmadım. Şifre koyduğu için karıştırmama durumu yoktur. Ortamızda itimat münasebeti vardır. Çanta ve telefonunu karıştırma durumum hiçbir vakit yoktur” tabirlerini kullandı.

Bir polisin kendisine gelip “Memurlardan birisi bana yaklaşarak bunu isterseniz sakinlikle çözelim şayet telefonu vermezseniz kızınız sizinle alakalı kendisini dövdüğüme yönelik beyanda bulunacak” dediğini öne sürdü.

“İki kez kasamı açıp içinden mücevher ve paramı almaya çalışmış fakat bulamadığı için kız arkadaşı ile bu mevzuda konuştuğu için şikayetçiyim.”

Mahkeme hem Deniz Akkaya’dan hem de 16 yaşındaki kızından alınan beyanlardan sonra olay günü gelen polislerin ve şahit beyanında bulunan iki komşunun da bir sonraki duruşmaya ‘tanık’ olarak katılmalarına hükmetti. Duruşma, 2 Şubat tarihine ertelendi.