Abdullah Öcalan’ın Tarihi Mesajı Sonrasında Kim Ne Dedi?

‘Çağrının özü silahların bırakılması ve terör örgütünün kendisini feshetmesidir. Biz sonuca bakarız. Terör örgütü, bu çağrıyı değerlendirip silah bırakır ve toplanır, kendisini feshederse Türkiye prangalarından kurtulmuş olacak.’

‘Ülkemizi ‘Terörsüz Türkiye’ gayesine ulaştıracak, terörü bitirecek her adım, her davet değerlidir. Bu toprakların mayasında birlik, beraberlik kardeşlik ve dayanışma vardır’

‘Cumhuriyet Halk Partisi olarak, ülkemizin tüm problemlerinin demokratik yollardan tahlili konusunda tarihî tutarlılığımızı sürdürüyoruz. Birebir formda, terörün ve şiddetin her türlüsüne her vakit karşı olduk, bundan sonra da karşı olmaya devam edeceğiz.

Kürt sorununun, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, toplumun tüm kısımlarını kapsayarak, şeffaflıkla ele alınması ve çözülmesi tarafındaki halimizi koruyoruz. Demokrasi, hukuk devleti ve toplumsal barış için tüm toplumun görüşlerinin, şehit ailelerinin, gazilerimizin ve bütün mağdurların isteklerinin öncelendiği tahlil için üzerimize düşen sorumluluğun farkındayız. Bugüne kadar yaptığımız katkıları, bundan sonra da esirgemeyeceğiz.

Terör örgütünün silah bırakması ve kendini feshetmesi daveti kıymetlidir. Bu davetin gereklerinin, muhatapları tarafından yapılmasını ve onbinlerce cana mal olan, ağır ekonomik ve toplumsal tahribat yaratan terörün ebediyen sonlanmasını temenni ediyoruz.

Hiç elbet problemler, temennilerle değil, inanç ortamı tesis edilerek ve icraatlarla çözülür. Türkiye’nin tüm problemlerinin tahlili lakin iç barışın sağlanmasıyla mümkündür. İç barış ise, otoriter bir sistemde değil, demokratik sistemde, hukuk devleti prensiplerine uymakla, adalet ve eşitlikle sağlanır.

Demokratikleşme için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması kadar, mevcut kanunların uygulanmasındaki hukuk dışı yaklaşımların terk edilmesi ve anayasa ihlallerine son verilmesi elzemdir.Cumhuriyet Halk Partisi, toplumun barış ve demokrasi taleplerinin hiçbir makam, mevki ve aktör tarafından kendi siyasi amaçları doğrultusunda istismar edilmesine müsaade vermeyecektir.

Cumhuriyetimizin ve partimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” unsuru doğrultusunda, her vakit barış ve demokrasi gayretlerinin yanında; savaşın, terörün, çatışmanın ve otokrasinin karşısındayız.’

‘Milli gurur ve şuur sahibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak, kaygıyla, kuşkuyla ancak en çok da öfkeyle, 50 bin insanımızın katili, müebbet mahkumu cani başının mektubunu bekleyecek kadar şirazeden çıkmış bir iktidarın, organize bir delirmişliğin tasallutu altındayız.

Tarihe not düşmek isterim ki; bu süreç kirli bir pazarlığın, bir o kadar kirli eseridir. Türkiye, tek adamın makam ve unvan hırsıyla, tarihte eşi gibisi görülmemiş bir istibdat çukuruna yuvarlanmak üzeredir. Aziz milletim, Türk devleti uzun müddettir bir tezin ardındadır. Buna nazaran; Suriye’nin kuzeyinde yapılanan PYD/YPG terör örgütü, aslında PKK’nın ta kendisidir. Hakikaten bu ülkeyi yönettiğini argüman edenler, ABD ve Avrupa Birliği’ne seslenerek: ‘PYD/YPG, PKK’nın kendisidir. PKK’ya terör örgütü deyip, YPG’ye takviye oluyorsunuz. İkisi de tıpkı örgüttür’ demiştir.

Bu nitekim hareketle bugün sergilenen kirli oyunda, hükümlü teröriste yaptırılan davet, sırf PKK’ya, yazıhanesini Irak’ın kuzeyinden Suriye’nin kuzeyine taşıması davetidir. Daha evvel Cumhuriyet Bayramı’nda, Suriye’nin kuzeyine geçirdikleri teröristlerle gayret etmek zorunda kalan bu iktidar, anlaşılan o ki, bugün birebir ihanetin yeni versiyonunu yürürlüğe koymuştur. Bu oyunun mimarları, kiminle hangi pazarlıkları yaptıklarını, ‘asla müsaade vermeyiz’ dedikleri Suriye’nin kuzeyindeki devletleşmeye dair ne düşündüklerini izah etmek zorundadırlar.

Bu, milletimize karşı namus borçlarıdır. Bugüne kadar bu sürecin sonuçlarının ne olacağıyla yüzleşmemiş olan bütün vatandaşlarımıza sesleniyorum ve umuyorum ki; bugün televizyonlarda yayınlanan, teröristbaşı ve avanelerinin fotoğrafını gördüklerinde, mektubu duyduklarında, binlerce şehidimizi düşünmüşler, uzuvlarından yoksun bırakılmış binlerce gazimizi gözlerinin önüne getirmişlerdir.

Ve onların annelerinin, babalarının, çocuklarının, eşlerinin yıllardır yaşadıkları tarifsiz acılara, bir de böylesine bir ihanetin eklenmesiyle, şu an yaşadıkları derin acıyı anlamışlardır. Bebek katilinden barış güvercini yaratmaya cüret eden bu iktidar, PKK’yı lağvetme kılıfıyla, aslında Cumhur İttifakı devletine katmaktadır.

Ezcümle, hangi isim ve münasebetle yapılırsa yapılsın, bu süreç, millet tarifiyle oynayarak, ömür uzunluğu başkanlık pazarlığıdır. Ve öteki bir maksada da matuf değildir. Emin olun, iktidardakilerin de bunu elde etmek için söylemeyecekleri palavra, veremeyecekleri iç ve dış taviz bulunmamaktadır. Terörsüz Türkiye diye çıkılan yolun sonunda, terör devletleşecektir. PKK ismi lağvedilip, PYD/YPG terör devleti kurulacaktır.

Şunu bilhassa milletimizin takdirine sunmak isterim; binlerce evladımızın hayatına mal olmuş, alçakça bir terör sürecinin finaline, ‘Onurlu çıkış’ demek, onursuzluğun ta kendisidir. Teröristler makbul olurken, Türk olmak terörist anlamına gelecektir.

Gazeteciler, parti genel liderleri, genç teğmenlerimiz, iş dünyamız… Hepsi, bu girilen yolun birinci kurbanlarıdır.

Eğer buna dur diyemezsek, İmralı teröristleri hür, Cumhuriyet vatandaşları tutsak olacaktır.Hukuksuzluk ve yoksulluk cehennemi genişleyecekVe bir federasyon cehennemine evrilecektir.

Geldiğimiz noktada, tescilli bebek katilinin mektubuna sığınarak, çoktan kendini öbür isimlere ve coğrafyalara taşımış bir terör örgütünün kelamda kendini feshiyle olmayan bir savaşın barışının geleceğine inanmamızı bekleyenlerin, emin olunuz ki bizi düşürecekleri bu karanlığın tabanı yoktur.

Gün, bu gölge oyununa seyirci kalanlar ve alkışlayanlarla, gayret günüdür.

Ülkesini seven her bir kardeşime, 20 Ekim 1927’de, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği vazifeyi hatırlatıyorum: ‘Memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet, ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr-u zaruret içinde, harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı; İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır.’

Ya daima birlikte oturup bu gölge oyununa seyirci kalacak, ve Cumhuriyetin ebediyen elimizden gitmesine razı olacağız; ya da onurlu Türk vatandaşları olarak, Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar koruyacağız. Aziz milletimi saygıyla selamlarım.’

“DEM Parti İmralı heyeti tarafından yapılan açıklamayı memnuniyetle karşılıyorum. Terör örgütü PKK’nın silah bırakarak, varlığını fesh etmesi tarihi bir gelişme olacaktır. Artık bu davetin gereğinin yapılmasını, rastgele bir tereddüte yol açmayacak biçimde silahların bırakılmasını ve örgütün kendisini fesh etmesini bekliyoruz’

“Bu davetin hayata geçirilmesi için geçmiş deneyimlerden dersler çıkarılarak sonuç odaklı somut bir yol haritası ortaya konmalıdır. Bu süreç ulusal iradenin son tecelligahı olan TBMM tabanında bütün siyasi partilerin ve toplumsal bölümlerin çoğulcu katkısıyla yürütülmelidir.”

“Terör örgütü silah bırakacaksa, cumhuriyet savcılarımıza teslim olurlar, cürüm kaydı için silahları incelemeye alınır ve haklarında gerekli soruşturma/kovuşturma tesis edilir. Türk devletinin hukuk içindeki çalışma metodu budur. Milletimiz yeni bir Habur rezaleti yaşamak istemiyor. Genel Liderimiz Ümit Özdağ, Silivri Cezaevinde, bizler burada ve vatanın her köşesinde ‘Cumhuriyetimizi savunmaya’ devam edeceğiz ve bu yıkıcı süreci baltalayacağız’

“Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti yönetimi, iktidara geldikleri birinci günden itibaren barış için taban hazırlayan açık bir vizyon ortaya koydular. Bu eforlarını hürmet ve takdirle karşılıyoruz’

“Bu çağrıyı daima birlikte kabul etmeli ve barışa ulaşmak için pratik adımları süratle atmalıyız. Kürtler ve Türkler ortasındaki ortak ömrü ve kardeşliği güçlendirecek her adımı desteklemeye devam edeceğiz.”

“Özgürlükler gelişirse biz de silahlarımızı elbette kenara bırakabiliriz. Önder Öcalan bunu da PKK’nin kongresine bıraktı. Kongreyi toplayıp gerekli görürlerse silah bırakıp kendilerini feshedecekler. Silah bırakma kararı partinin alacağı karardır. Kendilerini fesh etme kararı tekrar PKK’ye aittir. Başkan Öcalan bu sorumluluğu alacağını söylüyor. Önderlik ‘kararı kongrede siz alın’ diyor. Artık Türkiye’nin alacağı kararlar var. Kuzey ve Doğu Suriye olarak durumumuz farklıdır. Suriye Rejimi ile ne yapacağımıza dair yöneticilerimiz oturup kararlarını vereceklerdir.”

Abdi, Öcalan’ın davetinin ”Suriye’deki Kürtlerle ilgili olmadığını Türkiye’nin iç siyasetiyle ilgili olduğunu” kaydetti. Abdi SDG’nin silah bırakmayacaklarını açıkça lisana getirdi.

Almanya Yeşiller Milletvekili Max Lucks, kelam konusu çağrıyı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) bağlamında değerlendirip, ‘Bu birebir vakitte Almanya-Türkiye ilgilerini de kurtaracaktır,’ dedi. İnternet sitesinde görüşlerini kaleme alan Lucks, ‘PKK kurucusu Öcalan’ın silah bırakma daveti, bugünü yeni Türk-Kürt barış sürecinde bir dönüm noktası haline getirebilir,’ diye yazdı.

Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor , Öcalan’ın davetinin ‘memnuniyetle karşılanan tarihi bir adım olduğunu’ söyledi. Amor bu teşebbüsü, ‘Türkiye’deki Kürt problemini diyalog ve uzlaşı temelinde, barışçıl bir halde tahlile kavuşturacak, potansiyel bir siyasi ve kapsayıcı süreç için en düzgün başlangıç noktası,’ biçiminde yorumladı. ‘Bugün Abdullah Öcalan’ın PKK’ya yaptığı silah bırakma ve fesih daveti, son derece memnuniyetle karşılanan tarihi bir adımdır. Türkiye’deki Kürt problemini diyalog ve uzlaşı temelinde, barışçıl bir halde tahlile kavuşturacak potansiyel bir siyasi ve kapsayıcı süreç için en düzgün başlangıç noktasıdır,’ tabirlerini kullandı.

ABD merkezli CNN International, ‘Yapılan açıklamaya nazaran, Abdullah Öcalan tarihi bir atakla partisinden ‘silah bırakmasını’ ve kendisini feshetmesini istedi’ diyerek, Türkiye’de on yıllardır süren terörün ortadan kalkabileceğini yazdı.

Haberde, ‘Öcalan, PKK’dan silah bırakmalarını ve kümesi feshetmelerini isteyerek Türkiye ile on yıllardır süren ve en az 40 bin kişinin vefatına yol açtığı iddia edilen çatışmayı sona erdirme mümkünlüğünü gündeme getirdi’ denildi.

İngiltere merkezli Reuters haber ajansı, çağrıyı ‘Öcalan, Ankara ile 40 yıllık çatışmasını sona erdirebilecek ve bölge için geniş kapsamlı siyasi ve güvenlik sonuçları doğurabilecek bir hareketle, PKK’ya silah bırakma davetinde bulundu’ kelamlarıyla duyurdu.

Ülkenin önde gelen gazetelerinden The Guardian ise, ‘Türkiye ve Orta Doğu’yu sarsabilecek büyük bir değişimle, kümenin silahsızlanması davetinde bulunduğunu’ yazdı.

Haberde ‘Öcalan’ın, 40 yıllık savaşın akabinde verdiği iletinin geniş kapsamlı tesirleri olacağının’ altı çizildi.

Almanya’nın önde gelen gazetelerinden Bild, manşet olarak verdiği habere ‘Öcalan PKK’yı dağıtmak istiyor’ başlığını attı. Fransa merkezli Euronews ise, teröristbaşı Öcalan’ın örgüt üyelerine silah bırakma daveti yaptığını yazdı. Haberde rastgele bir yorumda bulunulmadı.