Bir Çırpıda Okuyabileceğiniz Dünya Edebiyatının En İyi 10 Aşk Romanı

Gerçek aşkın vakte nasıl meydan okuyabileceğini anlatan bu etkileyici roman, Florentino Ariza ve Fermina Daza’nın yıllara yayılan kıssasını bahis alıyor. Genç yaşlarında birbirine aşık olan bu iki karakter, hayatın getirdiği zorluklarla başka düşse de Florentino, Fermina’yı asla unutmaz. Fermina oburuyla evlenirken, Florentino yıllarca ona sadık kalır ve aşkını mektuplarla, şiirlerle yaşatır.

Julien Sorel’in, aristokrat dünyada yükselme uğraşını ve toplumdaki sınıfsal farklılıkların tesirini anlatan bu roman, hırs, aşk ve trajediyle örülü. Yoksul bir marangozun oğlu olarak doğan Julien, zekası ve yeteneği sayesinde soyluların dünyasına adım atmaya çalışır. Lakin bu yükseliş sandığı kadar kolay olmayacaktır; ona aşık olan bayanlar, siyasi entrikalar ve kendi içindeki çelişkiler yoluna pürüz olur.

Amerikan hayalinin cazibesini ve çöküşünü gözler önüne seren bu roman, Jay Gatsby’nin büyük partilerle dolu görkemli hayatının gerisindeki yalnızlığı mevzu alıyor. Eski aşkı Daisy Buchanan’a duyduğu takıntılı sevgi, onu büyük bir servet edinmeye ve ona ulaşmaya itiyor. Lakin Gatsby’nin dünyası, ihtişamın ve gösterişin ötesinde, hayal kırıklıkları ve boşluklarla dolu.

Genç Felix de Vandenesse’in, kendisinden yaşça büyük, asil ve evli bir bayan olan Henriette de Mortsauf’a duyduğu büyük aşkı husus alan roman, hislerin ve fedakarlığın romanı. Felix, kendisini yönlendiren, ona takviye olan bu bayana derin bir sevgi duysa da, aşkı karşılıksız kalır. Henriette, toplumsal normlar ve ahlaki pahalar nedeniyle Felix’in aşkına karşılık veremez ve içinde yaşadığı duygusal çatışma, romanın en güçlü yanlarından biri olur.

İlk aşkın masumiyeti, heyecanı ve kaçınılmaz hüznü… Genç Vladimir’in, komşuları Zinaida’ya duyduğu ağır hisler ve bu hislerin vakitle ona getirdiği hayal kırıklıkları anlatılıyor. Zinaida, etrafındaki herkesi etkileyen cazibeli bir bayandır lakin Vladimir için onun aşkı, hem büyüleyici hem de acı vericidir.

Elizabeth Bennet ve Mr. Darcy ortasındaki çekişmeli fakat büyüleyici alaka, edebiyat dünyasının en unutulmaz aşk öykülerinden biri. Gururun ve önyargının insan münasebetlerini nasıl etkilediğini gösteren roman, tıpkı vakitte devrin toplumsal yapısına keskin bir tenkit niteliğinde.

Dostoyevski’nin melankolik anlatımıyla süslenmiş bu kısa fakat etkileyici eser, hayalleri ve yalnızlığı husus alıyor. Kahramanımız, St. Petersburg’un beyaz gecelerinde, gizemli ve üzgün bir bayanla tanışır. Onunla dört gece boyunca sohbet eder, umutlar ve hayaller paylaşır. Fakat anlık memnunluk, beklenmedik bir sona yanlışsız sürüklenir.

Romantizm hayalleriyle büyüyen Emma Bovary, gerçek hayatın sıkıcılığı karşısında hayal kırıklığına uğrayarak daha tutkulu ve heyecan dolu bir hayat arayışına girer. Lakin arayış, onu beklenmedik bir trajediye sürükler. Flaubert’in incelikli anlatımıyla, Emma’nın iç dünyasına adım atıyor ve onun yaşadığı boşluğu derinden hissediyoruz.

Bir aşkın doğuşu, kuşkuları ve vakitle bir saplantıya dönüşmesini anlatan bu eser, Proust’un ünlü serisi Kayıp Vaktin İzinde’nin en dikkat çeken kısımlarından biri. Swann’ın, Odette’e olan aşkı, derin bir tutkuyla başlasa da vakitle onu yıpratan bir bağımlılığa dönüşüyor.

Anna Karenina, mutsuz bir evlilik sürdüren lakin genç ve güzel Kont Vronski ile tanıştıktan sonra hayatı altüst olan bir bayandır. Aşkı uğruna her şeyi geride bırakan Anna, toplumsal normlarla ve vicdanıyla savaşırken trajik bir sona hakikat sürüklenir. Tolstoy, insan tabiatını, ahlaki çatışmaları ve aşkın yıkıcı gücünü tüm gerçekçiliğiyle ele alıyor.