Bütün Planlarını İptal Et: Bağımlılık Yaratacak, Kurtulamayacağın 15 İspanyol Dizi!

Bir medya adamı var. Dışarıdan hayatı harika dursa da içten içe kendisiyle savaşıyor. En sonunda devayı detox merkezinde buluyor. Orada bütün geçmişiyle, bağımlılıklarıyla yüzleşiyor.

Bu dizide hayat durmuş durumda. İklim felaketleri meydana gelmiş. Bu karanlık tabloda gebe bayanlar, doğumlarını inançla yapabilsinler diye yüksek güvenlikli bir tesise, yani “Santuario”ya götürülüyor. Lakin burası asla inançlı yahut huzurlu bir yer değil. Kurallar hayli sert ve ürkütücü.

Amanda Torres isminde bir avukat var, işinde inanılmaz hırslı ve herkesin gözü onda (Ne şaşırtan ama). Fakat ana karakterimiz bir gün kendi davasında kaybediyor ve şok burada başlıyor. Bol entrikalı, karmaşık bir dizi.

Dizi 1968’de geçiyor. İspanya’nın Eurovision macerasını husus alan, tarihî ancak bir o kadar da eğlenceli bir küçük dizi. Merkezde, o devrin müzik dünyasına damga vurmuş sanatkarların sahneye çıkış heyecanı, kulis gerisi telaşı ve ülkenin “biz de varız” diyerek dünyaya kendini kanıtlama isteği var. Eğlenceli, müzik dolu bir dizi.

Marilendre, evvelden Madrid’in gece hayatında parlayan bir yıldızmış. İnanılmaz ünlüymüş. Konserler, partiler, kahkahalar hiç bitmezmiş. Ancak vakit geçtikçe şöhreti sönmüş ve arkadaşlarıyla ortası açılmış. On yıl sonra bu arkadaşlar bir ortaya geliyor ve yüzleşiyorlar.

Dizide beş bayan var. Bu beş bayan hayatın getirdiği yorgunluktan o denli bıkmış ki bir gün bomba üzere patlıyorlar. E yılların birikmişliği sonuçta. Dizi de bunu kara bir mizahla anlatmış.

Dizi, İspanya’nın en olay yaratan pop yıldızı Tamara’nın öyküsünü anlatıyor. Tamara’nın bu şöhrete ulaşırken yaşadığı skandalları ayrıntılıca işliyor. Komik, eğlenceli bir dizi.

Bir tane büyükannenin torunu gizemli bir biçimde kayboluyor ve kimse ona yardım etmiyor. Lakin o asla ancak asla pes etmiyor. Dizi de bu adalet arayışını anlatıyor.

Dizi 1979 yılında geçiyor. İspanya’nın sokaklarında eroin tehlikesi var. şte bu devirde, Vallecas polis merkezinde, birinci bayan komiser adaylarından biri olarak misyon yapan Clara Montesinos’u izliyoruz. Dizi hem o devrin ruhunu hem de Clara’nın yiğit hallerini çok yeterli anlatıyor.

Bir periyodun efsane gençlik dizisi olan Física o Química geri döndü! Lakin natürel ki bu sefer periyot çok çok farklı. Lisede olan bir küme gencin toplumda yaşadığı zorlukları izliyoruz. Toplumsal medya baskısı, arkadaşlıklar, aşk, aile… Dizi eski diziyi hatırlayanlar için tatlı göndermeler yapıyor ve nostaljik hissettiriyor.

Dizi, boşanmış bir çiftin, çocuklarının velayeti için yaşadıkları komik bir kıssayı anlatıyor. Bir yanda “çocuğum için en uygununu ben bilirim” diyen anne, öteki yanda “hayır, en güzel ben bakarım” diyen baba… Ancak iş dönüp dolaşıp onların hâlâ bir aile üzere hareket etmek zorunda kalmasına geliyor.

Dizide, genç yaşta ölümcül bir hastalık teşhisi konulan bir bayanın, hayatında kalan kısa vakti nasıl yaşamak istediğini görüyoruz. Bu süreçte olağan ki yalnızca kendisini değil sevdiklerini de düşünüyor. ‘Keşke’ dediği şeyleri tamamlamaya çalışıyor.

Madridli genç bir avukat, babasının gizemli geçmişini öğrenebilmek için Galicia’ya taşınıyor. Lakin kendini bir anda kabahat dolu bir ailenin içinde buluyor. Adalet ve kan bağı kavramlarının ortasında kalıyor.

30 yıllık bir evlilik var ortada. Dışarıdan çok kusursuz fakat aslında gerisinde şiddet ve birçok yara var. Bayan, yıllarca sustuktan sonra hamasetini toplayıp eşine karşı ruhsal şiddet nedeniyle hata duyurusunda bulunuyor. Dizi, bu noktadan sonra hem ailenin parçalanışını hem de toplumun bu probleme nasıl baktığını gösteriyor. Çocuklar, dostlar, hatta komşular bile bu durumun bir kesimi oluyor.

İspanya kraliyet ailesinden esinlenmiş bir güldürü dizisi. Dışarıdan görkemli üzere duran o saray hayatı aslında skandallarla, absürtlüklerle dolu. Dizi, “majeste”nin günlük ömrünü ti’ye alarak izleyiciyi baya bir güldürüyor.