Dört Duvar Arasında: Tek Mekânda Geçen 15 Gerilim Ustası Film

Bir cinayet davasında heyet üyeleri, sanığın hatalı olup olmadığına karar vermek için bir odada toplanır. Karar oy birliğiyle alınmalıdır. Başta herkes hatalı der, bir kişi hariç. Tartışmalar ilerledikçe herkesin önyargıları ve bedelleri açığa çıkar. Yalnızca kelamlı çatışmalarla tansiyonu tırmandıran bir odada geçer.

Amerika’da vazife yapan bir kamyon sürücüsü, Irak’ta kaçırılır ve gözlerini bir tabutun içinde açar. Yanında sırf bir çakmak ve bir cep telefonu vardır. Pozisyonunu kimseye tam olarak anlatamaz. Vakitle yarışmak zorundadır zira oksijen bitmek üzeredir. Sinema büsbütün tabutun içinden anlatılır.

New York’ta bir halkla alakalar uzmanı, sokakta çalan bir telefon kulübesinin ahizesini kaldırır. Ahizenin ucundaki ses, kulübeden ayrıldığı an öleceğini söyler. Etrafı polisle çevrilmişken hareket edemez hale gelir. Gizemli bir keskin nişancı onu ruhsal olarak sıkıştırır. Olaylar kalabalığın ortasında, kulübenin içinde geçer.

Bir adam, eski eşinden gelen akşam yemeği davetini kabul eder ve yeni partneriyle birlikte meskene masraf. Birinci başta her şey olağan görünür. Lakin meskendeki hava giderek daha gergin ve tuhaf hale gelir. Konuklar ortasında bir şeylerin aykırı gittiği aşikardır ancak kimse ne olduğunu tam anlamaz. Gecenin ilerleyen saatlerinde gerçek niyet ortaya çıkar.

Sekiz arkadaş, bir akşam yemeği için bir meskende buluşur. Birebir gece gökyüzünden geçen bir kuyruklu yıldız, tuhaf olayların başlangıcı olur. Elektrikler kesilir, irtibat kaybolur ve gerçeklik bozulmaya başlar. Meskendeki herkes, bir şeylerin yanlış olduğunu fark eder. Yer sabit kalırken, vakit ve kimlikler yer değiştirir.

Bir tarih profesörü, emeklilik yemeğinde meslektaşlarına aslında 14.000 yaşında olduğunu söyler. Bu argüman, arkadaşları ortasında büyük bir tartışma başlatır. Her biri kendi disiplininden yola çıkarak onu sorgular. Tüm konuşmalar bir oturma odasında geçer. Sinema, fizikî hareket değil fikirlerle ilerler.

Başarılı bir şantiye yöneticisi, otomobiline biner ve gece boyunca otoyolda tek başına seyahat eder. Telefon görüşmeleriyle hem özel hayatı hem de mesleği çökmeye başlar. Bir taraftan ailesiyle yüzleşirken, başka yandan büyük bir projenin sorumluluğunu taşır. Tüm sinema boyunca araçtan hiç çıkılmaz. Kıssa yalnızca sesler ve reaksiyonlar üzerinden anlatılır.

Bir polis memuru, disiplin cezası sonrası acil davet merkezine atanır. Bir bayandan gelen yardım daveti üzerine kuşkulu bir kaçırılma olayıyla ilgilenmeye başlar. Tüm irtibat yalnızca telefondan kurulur. Yer sadece küçük bir ofistir. Sinema boyunca olayları sırf sesler ve hayal gücüyle izleriz.

Sekiz aday, yüksek profilli bir şirketin son basamak mülakatına katılır. Bir odada toplanırlar ve sırf bir kağıt, bir kalem ve bir talimat verilir: Yalnızca bir soruya yanıt verin. Lakin sorunun ne olduğu belirli değildir. Vakit ilerledikçe ortalarındaki tansiyon artar. Oda, kapalı bir testin arenasına dönüşür.

Farklı geçmişlerden gelen bir küme insan, kendilerini dev küplerden oluşan bir yapının içinde bulur. Her küp odası farklı bir tuzak barındırır. Çıkış yolu olduğunu fark ederler fakat her adım ölümcül olabilir. Kime güvenebileceklerini bilmeden birlikte hareket etmek zorundadırlar. Sinema sadece bu mekanik yapı içinde geçer.

Anne ve kızı, yeni taşındıkları konutta gece yarısı içeri giren hırsızlardan kaçar. Güvenlik maksadıyla yapılmış “panik odasına” sığınırlar. Lakin hırsızların aradığı şey tam da odanın içindedir. İki taraf ortasında ruhsal bir savaş başlar. Sinema, meskenin ve odanın sonlarında sıkışır.

Bir adam intihar teşebbüsünden sonra, kendisini kurtaran biriyle küçük bir dairede uzun bir konuşmaya girer. İki kişi, ömür ve mevt, inanç ve ümitsizlik üzerine tartışır. Fizikî aksiyon yoktur, her şey sözlerle yaşanır. Tüm sinema tek bir odada geçer. İki farklı dünya görüşü çatışır.

İşitme engelli bir bayan, ormanın ortasındaki konutunda yalnız yaşar. Bir gece konutuna maskeli bir adam gelir ve onu maksat alır. Sesleri duyamadığı için tehlikeyi fark etmesi gecikir. Hayatta kalmak için büsbütün sezgilerine güvenmek zorundadır. Öykü, izole bir konutun içinde geçer.

İki genç adam, entelektüel bir üstünlük göstergesi olarak bir arkadaşlarını öldürür. Cesedi bir sandığa saklar ve tıpkı akşam o sandığın üstünde akşam yemeği verirler. Davetliler ortasında öğretmenleri ve kurbanın ailesi de vardır. Gerginlik adım adım yükselir. Sinema, neredeyse kesintisiz tek plan üzere çekilmiştir.

İki çift, çocuklarının hengamesini uygar biçimde çözmek için bir ortaya gelir. Başlangıçta nezaketle başlayan diyaloglar, giderek alttaki öfke ve kibri açığa çıkarır. Olaylar çığrından çıkar ve herkes birbirine döner. Dışarı çıkmaya çalışsalar da daima geri dönerler. Tüm sinema bir oturma odasında geçer.