Korku sineması hayranları için 2024, savlı üretimlerle doluydu. Lakin bir tanesi epey dikkat çekti. Oddity, izleyicilerin hafızasına kazınan ve “en müthiş film” unvanını kazanan imal oldu. Meğer konusu hepimiz için tanıdık. Üstelik şayet istersek öyküsüne çok benzeyen sinemalar de bulabiliriz.
Peki, bu sinema neden bu kadar etkileyici? İşte Oddity’nin dehşet tipindeki muvaffakiyetini kanıtlayan haklı sebepler:
Önce Oddity’nin konusu neymiş, öğrenelim…
İrlanda kırsalında geçen Oddity, ikiz kardeşler Dani ve Darcy’nin trajik kıssasını mevzu alıyor. Darcy, görme engelli bir medyumdur ve tıpkı vakitte antika dükkanı işletmektedir. Kardeşi Dani, bir yıl evvel gizemli ve yırtıcı bir cinayete kurban gitmiştir. Cinayetle ilgili resmi açıklamalar tatmin edici olmasa da, Dani’nin eşi Ted, yaşananları geride bırakmış ve hayatına yeni sevgilisi Yana ile devam etmektedir. Fakat Darcy, kardeşinin vefatının arkasındaki sır perdesini aralamakta kararlıdır.
Yanında, ailelerine ilişkin gizemli bir ahşap model ile Ted ve Yana’nın meskenine giden Darcy, orada doğaüstü olayların yaşanmaya başlamasıyla dehşetli bir gerçeği keşfeder. Bu model, yalnızca bir antika değil, tıpkı vakitte geçmişin karanlık sırlarını taşıyan bir varlıktır. Konutun içinde giderek artan tuhaflıklar, Dani’nin vefatıyla kontaklı ürkütücü ipuçlarını gün yüzüne çıkarır.
Film, İrlanda’nın gotik dehşet öğeleriyle harmanlanmış atmosferini, ruhsal tansiyonla birleştirerek izleyiciyi diken üstünde tutuyor. Ahşap modelin gizemi, Darcy’nin geçmişle yüzleşmesi ve Dani’nin vefatının arkasındaki müthiş gerçek, Oddity’yi 2024’ün en sarsıcı dehşet sinemalarından biri haline getiriyor.
Peki, neden bu kadar sevildi? Spoiler vermeden anlatmaya çalışalım…
Oddity, klasik kaygı sinemalarından farklı olarak direkt jumpscare’e abanmak yerine, ruhsal tansiyon ve rahatsız edici atmosferiyle izleyicinin tüylerini ürpertiyor. Sinemanın temposu yavaş yavaş yükselirken, izleyiciyi daima diken üstünde tutmayı başarıyor.
Çünkü izlemesi hayli keyifli.
Filmin sinematografisi, rahatsız edici ve ürkütücü imajlarla dolu. Kamera açıları, karanlık ve boğucu atmosfer, izleyiciyi içine çekerek rahatsızlık hissi veriyor. Bilhassa gölgeler, ışık oyunları ve sembolik ögeler kaygı hissini daha da güçlendiriyor.
Hikaye tanıdık gelse de çarpıcı…
Sadece korkutmak için değil, izleyicinin zihnine kazınacak bir kıssa anlatmak için yazılmış bir senaryo var. Karakterlerin geçmişleri ve ruhsal travmaları, kaygının temelini oluşturuyor. Bu da sineması yalnızca anlık kaygılarla değil, kalıcı bir rahatsızlık hissiyle hatırlanır kılıyor.
Korku sinemalarında seslerin kıymetli bir yeri vardır, bilirsiniz.
Gerçek bir endişe sineması atmosferi yaratmanın en değerli ögelerinden biri de ses dizaynıdır. Oddity’de kullanılan rahatsız edici fısıltılar, ani patlayan ses efektleri ve derin frekansta çalan müzikler izleyiciyi daima huzursuz ediyor.
İzleyici üzerinde bıraktığı tesir derin.
Filmi izleyenler, sonrasında uyuyamadıklarını, günlerce tesirinden çıkamadıklarını ve kimi sahneleri akıllarından atamadıklarını söylüyor. Oddity’nin, test gösterimlerinde insanların sinemadan çıkmasına sebep olduğu savları bile var!
